Bir Ömür Nasıl Yaşanır – İlber Ortaylı
“Cesur olun. Kendinizi rahat hissettiğiniz alanın dışında pencereler açın. Farklı dünyalarla ancak böyle tanışırsınız. Bir insanın bittiği an, miskinliğe esir olduğu andır. İnsan, konforundan vazgeçmeyi göze almalıdır. Kendi dünyasını yerinden kendisi oynatmalıdır.” demiş İlber Ortaylı Bir Ömür Nasıl Yaşanır adlı kitabında. Bu yazımızda sizlere bu güzel kitap hakkında bilgi vereceğim.
7’den 70’e herkesin faydalanabileceği, İlber Ortaylı’nın yaşam tecrübesinden süzülen tavsiyelerle kaleme aldığı “Bir Ömür Nasıl Yaşanır” adlı kitabından söz edeceğiz. İlber Hoca bu kitapta bir insanın çocukluktan itibaren hayatın hemen her alanında ihtiyaç duyacağı çözümleri örnekler vererek anlatıyor. Herkes kendi tarihinin mimarıdır, sözünü hatırlatarak kendi yolunu çizmenin ne anlama geldiğini tüm kritik noktalarla yorumluyor.
Kitap hakkında biraz bilgi verdikten sonra İlber Hocanın tavsiyelerini sizlerle paylaşmak istiyorum. Kitap, insanın hayatta anlam arayışına, bu arayışın tadını nasıl çıkaracağına ve süreç boyunca karşılaşacağı zorluklarla nasıl baş etmesi gerektiğine dair çok özel bir kılavuz niteliği taşımakta.
Tavsiyelerden özetleri kısa kısa sizlerle paylaşacağım:
“Kimsenin sizi bulmasını beklemeyin. Nitelikli insanları siz arayın! Ben insanları arar bulurum. İyi hocalardan eğitim almak için bizzat çok uğraşmışımdır. Neticede kimse gelip beni keşfetmedi. Kimsenin gelecek hali de yoktu!”
“Esas olan 25’ine kadar öğrendiklerinizdir. O yaşa dek okuduğunuz kitaplar, seyrettiğiniz filmler, gördükleriniz hayatınız boyunca sizinle kalır. Belli yaşlardan sonra öğrendiklerinizi aynı hızla unutuyorsunuz.”
“Yeni ve farklı ilişkiler kurmaya çalışın. Özellikle okulun dışında; emek isteyen, girişkenlik gerektiren ilişkiler kurduğunuzda, ummadığınız farklı dünyalara girersiniz. Görgünüz artar, bilginiz genişler, bakışınız derinleşir.”
“Becerilerinize gerçekten uyan mesleği seçin. Kendi kapasitenizin altında çalışmayın; kendinize bol ya da dar gelen bir gömleği giymekten kaçının.”
“İlla aynı hayat görüşünü paylaştığınız insanlarla dost olacaksınız diye bir kural yoktur. Ben her dostumun hayat görüşünü paylaşmam ama görüşlerinden faydalanırım.”
“Çocuğunuzu sadece kendisi olduğu, çocuğunuz olduğu için sevin. Bizdeki büyük yanılgılardan biri insanlarımızın kendi başaramadıkları şeyleri çocuklarından beklemesidir. Bunu yapmayın, çocuklarınıza kendi yükünüzü yüklemeyin.”
“Ne yaşadıysanız yüzünüze yansır. İnsanın yüzü bir kitap gibi okunabilir. İfadeniz bomboşsa hiçbir şey yaşamadığınız fark edilir. Bundan kaçının. Yüzünüz ifadesiz kalmasın.”
“Kendinizi geliştirmek, yetiştirmek istiyorsanız, işinizle gücünüzle ilgili olmayan konularla da ilgileneceksiniz. Örneğin mühendiste olsanız, coğrafya ile tarihle uğraşacaksınız, müzikten anlayacaksınız, dans edeceksiniz. Milletin halini dert edineceksiniz.”
“Dil, dünyanızı rahatlıkla değiştirir; sizi farklı, belki hayal bile etmediğiniz yerlere taşıyabilir. Demek ki içinde bulunduğunuz çevreyi, öğrendiğiniz dil sayesinde yırtacaksınız. Ama unutmayın, tek bir dil öğrenmek asla yetmez. En az iki-üç dil bilmelisiniz.”
“Merakınız olacak, gidişata bakacaksınız, olaylara müdahil olmaya çalışacaksınız. İçine girmeseniz bile ne olup bittiğini bilmeniz gerekir. Dünyayı takip edeceksiniz ama öyle sadece üç-beş gazete, kitap okuyarak değil; tutkuyla, hakkını vererek…”
“Hareket etmekten korkmayın. Kendinizi geliştirmek istiyorsanız farklı yerlere bakacaksınız; farklı gruplara girip çıkacaksınız. Kendinizi farklı sınavlara tabi tutacaksınız.”
“Sokaklarında yürümeden, çarşısına karışmadan bir şehri anlamak mümkün değil. Öyle taksiden indim, otele gittim, yok; yürüyeceksiniz.”
“Görmeden ölmemek gereken çok şehir var: Semerkant, Buhara, Kudüs, İsfahan, Kahire, Şam, Roma, Floransa, Londra…”
“Şimdiki gençlere söylüyorum, zahmetten kaçmayın. Tren mi var, atlayın; yol mu var, gidin. O yaşlarda yeni yerleri görmenin zevki başkadır. Tecrübeyle görmek de güzeldir ama gençlik enerjisiyle dolaşmak bir başkadır.”
“Bir şehri ilk defa görüyorsanız bir dakika bile dinlenmeyeceksiniz, yürüyeceksiniz. Gençseniz ve bir şehirde gönlünüzce yürüyemiyorsanız, orayı gezdiğinizi söyleyemezsiniz. Bir şehre ilk defa gidiyorsanız çok yoğun bir program yapacaksınız, illa ki yorulacaksınız. O şehir hakkında her fırsatta okuyacaksınız. Hatta şehri gezerken bile okuyacaksınız. Haritaya bakacaksınız, fotoğraf çekeceksiniz, not tutacaksınız. Müzeleri gezeceksiniz ama mutlaka çarşıya pazara da karışacaksınız. Bunları görmeden o çevreyi tanıyamazsınız.”
“Dağda yaşayan çobanlar muhtemelen gökbilimine şehirdekilerden daha çok hakimdir. Otların arasındaki rabıtayı da daha iyi kuruyorlardır. Bizim eğitimimiz birçok çocuğumuza bunları dahi veremiyor.”
“Çocukların yokluğu, zorluğu, mahrumiyeti bilmesi lazım. Bunu ona siz göstereceksiniz. Eğitimin tümünü okul veremez; eğitim satın alınacak, herkese aynı şekilde hitap eden bir ürün değildir.”
Bir Ömür Nasıl Yaşanır adlı yazımızın sonuna geldik. Bir sonraki yazıya kadar esenle kalın.
Bir Ömür Nasıl Yaşanır – İlber Ortaylı bu adamın yazdığı herşey okunur.
adama boşuna yürüyen ansiklopedi demiyorlar.bu yazıyı okudugum da bile kendime güven geliyor.kendimi geliştirmeye odaklıyorum.
bence en güzeli bu yazıda bu kısım çok iyi =
Becerilerinize gerçekten uyan mesleği seçin. Kendi kapasitenizin altında çalışmayın; kendinize bol ya da dar gelen bir gömleği giymekten kaçının.”
İlber oltaylıyı dinlerseniz veya onun kitaplarını okursanız işinizi gücünüzü bırakır dünya turuna çıkarsınız. Çünkü hayatın fazla ciddiye alınmamasını söyler durur. Güzel ve doğru ifadeler aslında. Ama herkes için geçerli olamayan bu ifadeleri genele yaymak yanlış.